Playlist 2

Pazartesi, Eylül 15, 2014

Bulantı

Yeniden midem bulanmadan yazmalıyım...

Acımak var olmak kadar önemli.Var olmanın temeli hatta acımak.Yaşamın acı çekilen her anında  salya sümük olmasada sizden epeyce uzakta vicdanlarla size acıyanlar türer etrafınızda.Terli alınları ya da şekilli saçları acımanın çok ötesinde olduğu halde.Komik şarkıların hiç olmayan hareketli kısımları.Acımak onlar gibidir.Bitmeye yakın en beklediğiniz anında yeniden başlar karanlık spotların altında.Yada acırsınız.İçinizde acı hissetmeme topraklarının hükümdarısınızdır.Acınmayanlar gibi acırsınız.Bozuk paralarınızın imkan verdiği ölçüde ya da bitsin diye beklenen sigaranın hiç düşmeyen külünde...Acımak kazanmaktır.Tüm yazdıklarım ya da uzunca bir süredir tüm yazamadıklarım aslında tek bir şey söylemeye çalışmıyor.Tek birşeyle dünyayı anlatmak daha doğrusu bir parçası olmadığınızı hissettiğiniz dünyanın anlam veremediğiniz acıyışını anlatmak ne zamandan beri tek bir kelimeyle anlatılabiliyor.Hayır bu sönmeyen bir ateş değil.Herhangi bir ifade edişde açıklayamayacak bunu.Belki birazcık daha anlaşılır olur şimdi söyleyeceklerimle beraber anlatmak istediklerim.

Midemi yeniden bulandıracak ama olsun.Dipte en derinde yaşamak herşeyi yumuşatmaktan geçiyor.Sert zeminlerin sürtünmesine dayanmıyor suratlarımız.Eskiyor,yıkılıyor,çürüyor...Yahu ölüyoruz.Bir yaşamın çok ötesinde güç biriktiren beynimiz vakit darlığından mıdır nedir,yaşamayı reddediyor.Kelimeleri ya da sevgileri sıkıştırıyor.Herşeyi sarıp ucunu da yakıp içmek mümkün olmadığından geriye vakitsizlikten değil,sırf pes edişden çözülmemiş sorular kalıyor.Yaşamın cevap anahtarı yok.Yanlışlardan çıkan doğruları yanlışa çeviren gene yanlışlar.Azınlıktaki doğruların miladı o kadar kısa ki,ekşiyor,tadsızlaşıyor doğrular.Sonra o içine ettiğimin mide bulantısı başlıyor.Delirdin sanıyorsun.Ne yemek ne içmek öyle aniden bulanıyor.Düşünmeye dibinden başladığından korkuları,vücudun merkezinden başlıyor titretmeye.Midenin dibindeki sıvı,hiç var olduğunu görmesende sallanıyor,çalkalanıyor.Ayakta kalmak zorunda kalmak,işte bahsettikleri savaş,özgüven,başarı...Hepsi mide bulantısının ilk aşamaları.Az kaldı bitsin kurtulayım bu azaptan dediğiniz zamanlara.Sonra yükseliyor yaşamın çirkinliğinden süzülen ne varsa midenizdeki gaz ve küfle birleşip nefes aldığınız yerlere.Kapağı açılıyor korku duvarının.Tanrı nefesle,ölmeyi ard arda koyuyor.Soluklarınızın iletildiği duvar,merkezine gidiyor yaşantınızın.Sakinleş,derin nefes al...Ondan söyleniyor bu saçmalık.Her nefeste yeniden yükseliyor bulantı.Ne azap verici kelime bulantı.Ancak bu kadar iyi tarif edilebilirdi kendi yaşamaının içine etmek.Birilerine sesleniyor midenize dokunmasını istiyorsunuz.Parmaklarınızdan başka kimse yok.Yalnızlık orda beliriyor.Boğazınızın dayandığı yere kadar parmağınız giriyor.Tıpkı kendini öldüren bir idam mahkumu gibi.Sandalyeyi tekmelek cesaret değil mide bulantısının işi.Sonra ardına kadar dökülen ne varsa kağıda ya da insanlara işte sizi anlatıyor.Bulanmadan kusmuğa rol yapmak mümkün değil.Kusmayan herşey ölüyor.Kusan her şey acı çekiyor hem acıyor hem acınıyordur.

Susmak azaltmıyorsa bulantıyı,konuşmak da çoğaltmıyor.

Yeniden,yeniden,yeniden,yeniden bulanıyor...



                                                                                                     Rüzgardanadam//Eylül 2014
                                                                                                                 Denemeler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder