Playlist 2

Pazartesi, Ağustos 04, 2014

Susuzluktan

Uzun zamandır yazmıyorum.Sadece burada da değil üstelik,kalemle ya da kağıtla uzun zamandır işim yok.Yüksek sesli düşünmek arzusunu içimde taşıyorum ama sesim nedense hep bir kısık çıkıyor ben de konuşmam o vakit diyorum.Kendime karşı bu kadar nazik de değilim aslında.Çoğu zamanlar suratıma tükürmek isteği beliriyor içimde.Sonra geçiyor ama.Unutuyorum kendime kızdığım her şeyi.Hastalıklı da olsa unutmak nefes almanın tek yolu çünkü.Aktif bir çabam yok yaşamak için.Mesela sabahları kalkıp çiçekleri sulamıyorum.Bir ara küçük bir kaba su koydum kuşlar için ama içen kuş da olmadı.Sonra o kaba yağmur damlaları düştü.İçinde su arttı önce sonra azaldı.Kaldırmadım ama küçük kutuyu penceremden.Nedeni içimdeki devrimi ya da hareketliliği simgelemesi değil tabi ki,tamamen tembelliğimden.Sahi neden kuşlar içmedi o sudan diye düşünürken cevabı buldum.Pencerem iki evin arasına bakıyor ve içindeki uçmak olan hiçbirşey bu dar,nemli,boğucu ve rüzgarlı yere girmek istemiyor.Balkona muhtaç binalarda pencereyle yetinen,kuşları bekleyen-sinekler felanda olur- insan yaşantıları.

Dalga geçen ya da hafife alan yok bu aralar beni.Savaştığım birileri de yok.Zaten hiç olmadı.Daha doğrusu bu aralar nasıl olduğum da kimsenin umrunda değil.Televizyon ekranlarında ya da süslü kitapların kapaklarında görmediğiniz sürece ben kuşlara bile iyilik yapamayan biriyim.Sahi o kitapların kapakları ne ara öyle oldu.Bir zamanlar kimse Sokratesin Savunması'na adaleti simgeleyen gözleri kapalı kadının resmini koymaya cesaret edemezdi.Piyasadaki en iyi kitapların Martı ve Bir Çift Yürek olduğu zamanlar güzeldi.Bir de fantastik kitapların kapakları bir zamanlar kitabın içinden daha az ilgi çekiciydi.Kapak bize hayal sunar ama bütün gizemini ancak siz kitabı okuyunca önünüze sererdi.Sanki o zamanlar kitap okumak daha haysiyetli bir eylemdi.Zaten memleketim de bir dönem kitap okumak,eylemdi.Slogan atmaya eş,parti kapatmaya yakın.Yazması da zordu kitapları.Kapağında yazarın ismi olurdu sadece bir de o kapak hep tozlu olurdu.Tıpkı eski direnişler gibi.

Belli ki yazmak için biraz daha beklemeliyim.İki ayrı konuyu tek bir pasaj da en ufak utanma dürtüsü hissetmeden yazdığıma göre kafamı toplamam için yeterli süre geçmemiş.Çoğu şair ve yazar hep bu karmaşadan faydalanmış bu dönemlerde ruhunun derinlerini esere aktarabilmiş.Zaten şair olmanın ya da yazar kalabilmenin asıl kriteri bu olsa gerek.Baksanıza direk saf dışı kaldım gibi duruyor.Yine.Yahu bu kuşlar susamıyor mu ?

Kabın içindeki su hiç azalmamış gene...


                                                                                                   Rüzgardanadam//Ağustos 2014
                                                                                                                Denemeler
                                                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder