Nasılsa uçmuş mürekkep
Kalın demirlerle kaplı kalemin içinden
Rüzgar dağıtmamış ya da
Tavuklar çalmamış
Çaldıkları her şeyi yiyen tavuklar
Öfkelenip sandallardan atlayarak
Alev alacak kadar sıcak
Denize bakmamış
Tam da söyleyecekken bunları
Mürekkep havalanmış
İzini bırakmış levhaya demirden
Konuşuyor,
İnsanlar değil ama kalemler
Satır satır,çoğu zaman bilmeden
Konuşuyor.
Ve onlar konuşurken
Alt mahallede gene kediler
Çöplüklerden çöplüklere zıplıyor
En az insan kadar kedi var
En az insan kadar çöp
Hepsi aç,en az insan kadar
Ben,en az insan kadarım
İnsan edemeyecek kadar az
Kedi olamayacak kadar çok
Kalemin içinden mürekkebi ya bahar aldı
Ya da hiç olmaz dediklerim
Bekledim ölmesini
Tepelerde ve yalnız ormanların
Duydum ölmüşler,devrilmiş kütükleri
Çamların sivri uçlarının
Toprak rengine bulanmış renkleri
Ve azalan ümit bağlamış yaşama
Kaybolmak istemiyorum bu çok bilinirlikte
En iyi düğümleri atmak
Bıçağı savurmak
Toprak altında kavrulmak ve
İstemiyorum taş seslerini
Mürekkebimi doldursun yine gözlerim
Ceplerime denizi,ağzımın kokusunu
Demir kapının özenişini tüm tahta kapılara
Hepsini doldurun
Ben yok olmadan henüz
Bir gün açık demirden renkli kalemimi de almadan
Hiç bitmeyen hatalarınız
Hepsini doldurun
Doldurun,
Ölene kadar yazayım.
Rüzgardanadam
İstanbul,6,2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder